Ahmet ERASLAN

Birlik rahmet, ayrılık azaptır.

KAZMA KÜREK SEFERBERLİĞİ (2)

Başçiftlik-Niksar yolunun Hanyeri köyüne kadar olan kısmı sorunludur. Bu yolun tamamını kazma kürekle yapmanın zorluğunu biliyor Muhtar Hasan Güler. Köylünün “Hayır” diyeceği bir işe girişmek istemiyor. “Milleti zorlarsak aldığımız karar havada kalır” diyor ihtiyar heyetindeki arkadaşlarına.
Hasan Güler köyün ileri gelenlerinden, oğlunu öğretmen okuluna ilk gönderenlerden birisi. Bulunduğu ortamlarda Hasan Pehlivan olarak hitap ediliyor ama boyu ve güçlü kuvvetli yapısı nedeni ile Koca Hasan diye anılıyor köyde.
Yolun en sorunlu bölgelerini tespit edip buraların düzeltmesi kararını aldı ihtiyar heyeti.
Kağnı arabaları için yapılmış patika şeklinde bir yol zaten vardı.
Ancak köye gelen jeepler bu yolu kullanamıyordu. Araç için uygun olmayan bölgeler genişletilecek, arazi araçlarının bu güzergahı kullanmaları sağlanacaktı.
Başçiftlik’te yaz ayları iş güç zamanıdır.
Ot zamanı, ekin çağı, harman çağı diye ayırmıştır köylüler bu zor süreci. Bu dönemlerde yaşam hızlıdır, tarlada çayırda komşulardan geride kalmamak gerekir.
Erkekler, kadınlar, çocuklar, hatta evin bir çift öküzü ve varsa atı bu hızlı çalışmanın birer parçasıdır.
Ot çağında otu kısa sürede kaldırıp samanlığa atmak, ekin çağında ekini biçip harman yerinde yığınlara istiflemek, harman çağında yığınlardaki sapları gün boyu düvenle ezip akşam harman makinasında savurmak gerekir.
Yaz aylarında Başçiftlik sakinleri hem zamanla, hem kendileri ile hem komşuları ile yarışırlar.
Bir akşam harman yerlerinde ekin yığınları bitip son harman alındığında, buğdayı samandan ayıran harman makinalarının takırtıları biter, köy ve köy halkı bir başka zaman dilimine geçer.
Yazın hızlı yarışı bitmiş, hayat yavaşlamıştır köyde.
İnsanlar birden bire ağır hareket etmeye başlarlar.
Kadınlar ev içindeki işlerine döner.
Erkekler sallana sallana giderler köy meydanına. İki elini arkasında birleştirmiş orta yaşlılar ve gençler köy meydanında guruplar halinde gidip gelirler hiç acele etmeden.
Yaşlılar, mahalle meydanlarına bakan evlerin kışlık odun yığınındaki kütükleri üzerine oturup, sessizce gelen geçeni izlerler.
Tek haraketli yer köyün merkezindeki ilkokulun bahçesidir, O da teneffüslerde. Ders yapılırken okulda ve çevresinde de çıt çıkmaz.
Köy ihtiyar heyeti, yol yapımını harman sonuna bıraktı elbette. Bu süre içinde yapılacak yolda keşifler yapıldı, zemin sertliğine, yolun meyline ve güzergahın diğer zorluklarına göre bölümlere ayırdı güzergah.
Her haneye belli uzunlukta bir parçanın yapılması görevi verilecek, herkes kendi bölümünün yapılmasından sorumlu olacak.
Yolu, sadece Başçiftlik köyü değil Hatipli ve Karacaören köylüleri de kullanacağı için onlar da yapım işine dahil ediliyor.
Yol işi hayır işidir. Karar alındıktan sonra su koyuveren, yan çizen çok az olur. Olanlar da baskı ile ceza kesme korkusu ile kabul etmek zorunda kaldılar.
Bu bölümlere birer numara verildi ve herkes gelip kurasını çekti.
Kurasını çeken kazma küreğini, azığını yanına alıp kendi payına düşen yerde çalışmaya başladı.
İster çoluk çocuk çalış bir günde bitir, ister bir kişi çalış daha uzun sürede bitir.
Düğün bayram havasında Belbaşı yolunun her metresinde kazmalar inmeye, kürekler toprak atmaya başladı.
Bölgelerden sorumlu çavuşlar, yapılan yolun kalitesini kontrol etmek için yol boyu gidip geldiler.
Kendi çektiği kuraya sevinen ya da üzülenden çok, güzergâhın en sert zeminli, en eğimli bölümünün Alma Salih’in Osman’a çıkmış olmasını konuşuyor köylü.
Osman Yılmaz’ın takma adı “Motor Osman.” Motor gibi hiç yorulmadan kazma kürek çalışması ile ünlü birisi. Hem taş sökmekte hem duvar örmekte nam salmış birisi Osman.
Atyolu çamurcuk deresinin kuzeyindeki iki tepe arasında derin bir vadi. Yamaçları hem dik, hem köylünün “pur” dediği kumtaşından.
Sert zeminli Atyolunun en zorlu bölümünün, kurada Osman’a çıkmış olmasına “Bu kura, yolun yapılmasına Allah’ın yardımı” diyenler var.
Belbaşı ormanının dik kuzey yamaçlarında kağnıların zor geçtiği patika yol var ama dik yamaçlarda yolu genişletmek çok zor. Toprağı tutan tek şey genç kayın ormanının kökleri. Bazı bölgelerde yağan kar bile duramıyor zeminde. Kar kayıp gidiyor vadinin dibine doğru. Bu vadilerden birinin ismi de Karyörüyen. (Kar yürüyen)
Bazı bölgelerde yolun üst şevinden sızıntı halinde yola akan sular çamuru batağa çeviriyor. Bazı bölgelerde ise sular yolun içinden gürül gürül akıyor.
Kocapınar ve Tapu Tarlasından sonra, Han yerine kadar açık renkli toprak kaplı yamaçlar heyelan bölgesi. Tepecikleri dolana dolana inen yolun keskin virajları, bir uçurumun başında havaya asılı gibi duruyor.
Köylünün inatla ve azimle yaptığı çalışmalar sonuç veriyor, kazma kürekle açılan Belbaşı yolundan tenteli arazi araçları Reşadiye yolunu kullanmadan Niksar’dan doğrudan Başçiftlik’e gelmeye başlıyor. Ama jeeplerin dışında herhangi bir motorlu aracın bu yoldan Başçiftlik’e çıkma imkânı yok.
Kış bastırıp yollar diz boyu karla kaplandığında değil jeeple, yaya gidip gelmek bile zor oluyor kış koşullarında.
Başçiftlik yine dünyadan kopuyor karlar eriyinceye kadar.
Mehmet Yıldız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir