Ahmet ERASLAN

Birlik rahmet, ayrılık azaptır.

HALI ATOLYESİ DARMADAĞIN (13)

HALI ATOLYESİ DARMADAĞIN
Kooperatif yönetimi gözaltına alındıktan sonra, babalar kızlarını halı dokumaya göndermiyorlar artık.
Bazı halılar bitmek üzere, bazıları yarılanmış, bazılarına yeni başlanmış rengârenk halılar, halı tezgâhlarda bilinmezliği bekliyor. Çeşitli renkteki ipler asılı duruyor sağda solda.
Günün erken saatlerinden akşam saatine kadar kirkit seslerinin yankılandığı atölye sessiz, her tezgâhın başında oturan kızlar yok ve bina ıpıssız.
Sanki ani bir tehlike altında hızla boşaltılmış ve malzemeler olduğu yerde bırakılmış gibi duruyor.
Daha sonra atölye birkaç gün açıldı ama bir tezgâhta bitmek üzere olan bir halının tamamlanması için.
Tokat’a, İhsan Şen’i sık sık ziyarete giden Asım’dan onun bir ricası olmuştu.
“Bir müdüre dokunan halı bitmek üzereydi, bizim Hacı Mehmet Yavuz’un kızının dokuduğu halı. Senin kızı da ver yanına birkaç günde biter. Bir daha gelirsen o halıyı da getirip teslim edersin müdüre” demişti.
O halı bitirildi ve yine kaderine terk edildi atölye.
Bir yaz günü daha da kötüye doğru gitti atölyenin kaderi. Bu değişiklik bu mekândaki halı tezgâhlarının da sonunu getirdi.
Başçiftlik’in kışlık samanın ve otun depolandığı samanlıklar evlerin yakınında ve yerleşim alanının etrafındadır.
Samanlıklar, tek katlı ve tek mekân, tamamı ahşap malzemeden yapılmış depolardır. Osmangilin samanlığı halı dokunan binanın hemen yanı başında.
Başçiftlik’te ailelerin ismine ya da lakaplarına “gil” takısı eklenerek bahsedilir. (Osmangil, Samukgil, Kösegil, Mazingil) gibi.
Yangınlar, ya evlerdeki odun ocaklarının bacasındaki yağlı kurumların tutuşması ile baca ve çatıdan başlar, ya da samanlıklarda kuru otların bir şekilde tutuşması ile başlar.
Halı atölyesinin yakınında bulunan samanlık bir şekilde yanmaya başladı. Yazın en sıcak günleri ve herkes tarlasında ekin biçiyor. Yangın anonsunu duyan vatandaşlar köye koştular. Köylü canla başla yangını söndürmeye çalıştı.
Kooperatif için para yatırıp Almanya hayali suya düşenler, yangının halı atölyesine sıçrayacağından korkuyorlar.
Başçiftlik’te yangından kurtarılacak eşyalara hoyrat davranılacağını bildikleri işçin, bir yandan yangınla mücadele ederken, diğer yandan halı tezgâhlarını söküp yangın yerinden uzaklaştırdılar.
Kooperatif üyeleri bu aşamada tezgâhları kurtarmaya çalışanlara, “Sakın tezgâhlara zarar vermeyin” diye sık sık uyarmayı ihmal etmediler. Çünkü yangın telaşı içinde komşularının neler yapacağını biliyorlar. Dikkatlice taşıyıp tezgahları emniyetli saydıkları yerlere, evlerin altına depoladılar.
Başçiftlik halkı, bir yangının söndürülmesi için işini gücünü bırakıp yangın yerine koşar ve kendini tehlikeye atma pahasına elinden geleni yapar.
Ancak yanan evden eşya kurtarmaya çalışırken, evdeki kabı-kacağı, yatağı-yorganı birinci kattaki pencereden aşağı atarlar.
Bu telaş içinde, mobilya, televizyon, radyo gibi eşyaları da pencereden atacak kadar kaptırırlar kendilerini.
Bir gün, betonarme evinin çatısında yangın çıkan Salih’in, yangını söndürmek için koşarak gelen komşularını, eline aldığı balta ile merdivende karşılayıp, “İçeri girenin kafasına indiririm baltayı” dediği anlatılır.
Çünkü Salih, çatıdaki yangının eve sıçramayacağını, ama yardıma gelenlerin bütün eşyasını birinci katın penceresinden aşağı atabileceğini düşünmüş, bu hareketi ile zararını sadece ahşap çatısının yanması ile atlatmayı başarmıştır.
Başçiftlik sakinleri büyük bir gayretle halı atölyesi yanındaki yangını söndürmeye çalıştılar ama samanlığı ve bitişiğindeki evi yanmaktan kurtaramadılar.
Neyse ki yangın, halı atölyesinin bulunduğu binaya sıçramamıştı.
Halı üretilen tezgahalar artık kenara atılmıştı.
Kızlar evlerinde eski anlamsız hayatlarına dönmüşler, Almanya hayali suya düşen kooperatif üyeleri hınçlarını Belediye Başkanı ve kooperatif yönetimindeki komşularından ve arkadaşlarından çıkarıp rahatlamışlardı.
Başçiftlik köyü eski rutinini yaşıyor, kışlık odun derdi, tarla çayır işleri köylüyü meşgul ediyordu.
Verimsiz tarlalarında “Bu sene ekin olacak mı, olmayacak mı” beklentisine geri dönmüşlerdi.
Rahat olmayan ve ne yapması gerektiğini düşünen bir kişi vardı içlerinde. Halı dokuyan kızlardan Mürüvvet’in babası Asım bu sonuca razı değildi.
Mehmet Yıldız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir